Kalktım gittim ilim meclisine, ilim irfan geride kalmış, ille edep ille edep!

Archive for Haziran, 2014

İSLAMDA ÖRTÜ

İnsanoğlunun örtünmesi meselesi taki ilk insanlar olan Hz. Adem ve Havvaya dayanır. Hz.Adem ve Havva’nın üzerlerinde cennet giysisi varidi bunu:
فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ
(Bunun üzerine Âdem’le eşi o ağaçtan yediler. Bu sebeple edep yerleri açılıverdi. Üzerlerini Cennet yapraklarıyla örtmeğe başladılar..) (TÂHÂ suresi 121. ayet) Âyeti kerimesinden anlıyoruz bir insanın edep yeri, üzerindeki giysiyi çıkarınca açılır. Ozaman ilk insanların üzerinde giysi varidi yani örtülü idiler peki onların elbiselerini üzerlerinden kim soydu? Şeytan, onları kandırarak . sonrada ayeti kerimenin söylediği gibi:
وَعَصٰى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰى

(böylece Âdem, Rabbına karşı geldi de şaşırıp kaldı.) (TÂHÂ suresi 121. ayet) bunun üzerine Allah teala birdiğer ayeti kerime ile bizi uyardı ve;
يَا بَنٖى اٰدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا اَخْرَجَ اَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْاٰتِهِمَا اِنَّهُ يَرٰیكُمْ هُوَ وَقَبٖيلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْ اِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطٖينَ اَوْلِيَاءَ لِلَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ

(Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık) (A’RAF suresi 27. ayet)
Buradan anlaşıldığına göre şeytan birisini kandırdığı zaman ilk etapta onun elbiselerini soyuyor yani vücud hatlarını meydana çıkartıyor çıplaklık vucud hatlarının ortaya çıkmasıdır yoksa soyunmadan maksat anadan üryan soyunmak değildir kız ve erkeklerin vucud hatlarının belli olacağı şekilde dar giyinmeleri cıplak hükmünde olmalarıdır vücudlarını darıcık giyindikleri kumaşın rengine büründürmek onları cıplaklıktan soyutlamaz.
kısaca şöyle diyebilirizki şeytan insanı aldatmak için ilk olarak onu soymaktadır tıpkı hz. Adem ve Havvayı ilk aldattığı zaman onları da soyup cıplattığı gibi Allah teala Ayeti kerimesinde;
يَا بَنٖى اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارٖى سَوْاٰتِكُمْ وَرٖيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌ ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
(Ey Ademoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek bir elbise, bir de giyinip süsleneceğiniz elbise indirdik. Takva elbisesi ise, o hepsinden daha hayırlıdır. Bu Allah’ın ayetlerindendir. Ta ki iyice düşünsünler.”) (Araf, 7/26)
Demek ki hz. Adem ile Havva’nın üzerlerinde elbise var idi, giyinik idiler ve vucud azaları belli olmuyor idi bunu nereden anlıyoruz çünkü Âyeti kerimede şöyle belirtiliyor “Size avret yerlerinizi örtecek bir elbise” den maksat yani iç çamaşırı, “bir de giyinip süsleneceğiniz elbise indirdik” den maksat iç çamaşırının üzerine giyinen normal dış kıyafetlerimiz ve bu kıyafetlerin vucud azalarını belli etmeyecek şekilde bol ve geniş olmasını da, “Takva elbisesi ise, o hepsinden daha hayırlıdır” Âyeti kerimesinden anlıyoruz.
Takva elbisesi asıl giyinmemiz gereken en hayırlı giysidir çünkü ahirette yediğimizden, içtiğimizden (helal haram gibi) yaşadığımız her bir nefesten hesaba çekileceğimiz gibi giyindiğimiz giysiden dolayıda hesaba çekileceğiz bundan dolayı takva elbisesi olarak en hayırlı olan elbiseyi giyinmemiz gerekiyor ki ahirette hiç olmazsa giyindiğimiz elbiseden dolayı hesabımızı rahat verebilelim.
Bilindiği üzere hz. Adem ve Havva yaratıldıklarında dünyada ve tüm alemde tek insandılar hz Havva 20 defa hamile kaldı ve her doğumunda ikiz çocuk dünyaya getirdi, bu ikiz çocuklarda bir sonra doğan ikizlerle evlendiler ve insanlar çoğalmaya başladı insanlar çoğalınca da Allah teala insanları kabilelere ayırdı;
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ…
“Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi milletler ve kabileler haline getirdik”
İnsanları kabilelere ayırınca da Allah teala beraberinde mahremlik ve na mahremlik kuralını koydu böylelikle kadınlara örtü emrini Verdi bu örtü emirlerini ilk ilahi kitap olan tevratın tahrifleştirilip bozulan nushalarında dahi görmekteyiz mesela; Tevratın yaratılış bölümü, 38. Ayetinde şöyle yazmaktadır: “Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp timna yolu üzerindeki Enayim kapısında oturdu” peçesini örttü dediğine göre Yahudi kadınlarına başörtü farzdı başını örtüyor ve üstüne üstün yüzünede peçe takıyorlardı bununla birlikte dışarı çıkarken vücud hatlarının belli olmayacağı şekilde geniş dış giysisi giyiniyorlardı çünkü “sarınıp timna yolu üzerindeki Enayim kapısında oturdu” ifadesinden bunu anlıyoruz “sarınıp” ifadesinden anlaşılan Timna, Enayim kapısına yola çıkmak istedi ve dış kıyafetine sarındı büründü peki farz olmasaydı niçin bir kadın dışarı çıkarken dış kıyafetine sarınıp yüzüne peçe takıyordu bu değiştirilmiş tevratta dahi varsa hakikisinde kim bilir örtüyle ilgili neler yazıyordu..
Görüldüğü gibi daha ilk ilahi kitapta kadınların örtünmesi gerektiği yazılmaktadır bu emre zamanında bu dine mensup kadınlar uysa dahi hz. İsa dan sonra uzun bir müddet peygamber gelmeyince insanlar bozulmaya başladı ve Allah tealanın emirlerini terk etmeye başladılar Allah Teala birkez daha emir ve yasaklarını yenileyip son şekline sokarak Peygamberimiz Muhammet Mustafa sallallahualeyhivesellemle birlikte İslam dinini ve son ilahi kitap olan Kur’an-ı Kerim’i indirdi ve ilk ilahi kitapta zikrettiği örtünme emrini Kur’an-ı Kerim de de tekrarladı ve dediki;
وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّ
“ Mümin kadınlara söyle Başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine doğru örtsünler.” (NÛR suresi 31. ayet) fakat bizim Müslüman kadınlar tam tersine başlarını kapatsalar dahi başörtülerinin ön tarafını yakalarının içine sokuyorlar böylelikle ilahi emir gerçekleşmemiş oluyor. Bu ayetin iniş sebebi şudur: cahiliyet zamanında kadınlar yakaları açık dolaşırlardı bunun üzerine göğüsleri belli olur ve gözükürdü bunun üzerine ayet inerek “Mümin kadınlara söyle Başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine doğru örtsünler.” Yani göğüslerinin üzerine doğru örtsünler ki göğüsleri belli olmasın. Ama bizim Müslüman kadınlar tam tersine daracık kıyafet giyip üstüne üstün başörtülerinide Ayette göğüs yırtmacları olarak belirttiği yakalarının içine sokuyrlar böylelikle ilahi emrin tam zıttını yaptıkları için günahkar oluyorlar sonrada biz başımızı kapatıyoruz siz açıksınız diye başını örtmeyenlere üstünlük taslıyorlar halbuki kendileri ilahi emrin tam zıttını uyguladıkları için daha çok günahkar oluyorlar bunun farkında bile değiller bununda ötesi bu şekilde örtünmeyi modernlik olarak sayıyorlar modern örtünme, modern Müslümanlık, modern İslamiyet…vs. fakat islamda ne emredildi ise odur ilahi emrin modernleştirilmesi olmaz bundan 1500 yıl önce İslamiyet nasıl indi ve emir ve nehiyler nasıl bildirildi ise o, şekilde devam eder emir ve nehiyler sonradan modernleştirilmez birisi de kalkıp modernleştirir ise o, ilahi emirlikten çıkar ve artık bidat olur ki gideceği yer ateştir.
Bir başka ayeti kerimede ise şöyle demektedir:
يا اَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنٖينَ يُدْنٖينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابٖيبِهِنَّ ذٰلِكَ اَدْنٰى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَحٖيمًا
“Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle! Bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üstlerine salsınlar; onların tanınıp incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (AHZÂB suresi 59. ayet)
Bu ayeti kerime yukarıda geçen tevratın yaratılış 38.bölümü ayetiyle aynıdır. Hatta tıpa tıp aynıdır bu ayeti kerimede de dışarı çıkarken dış örtünün örtülmesi gerektiği bildirilmektedir. “onların tanınıp incitilmemesi için en elverişli olan budur ” kelimesinden maksat vücud azalarının, vücud hatlarının tanınıp bilinmesidir. “incitilmemesi için” kelimesi ise hem dünyevi hemde uhrevi olarak tefsir edilir. Dünyevi olarak hovarda erkekler yani ahlaksız erkekler bu kadınların beliren vücud hatlarına bakacaklar bakmalarıyla onlara rahatsızlık verecekler bu rahatsızlıkta onlara eziyet verecek eziyette onları incitecektir bundan dolayı Allah Teala hem bu ahlaksız erkeklere fırsat oluşmaması hemde kadınların vücudu ve vücud hatları ahlaksız insanlara alet olmaması için dışarıya çıkarken vücud hatları belli olmayacak şekilde baştan aşağı örtünmeyi kadınlara Kur’an-ı Kerim de emretmiş, yani farz kılmıştır. Bu farz olan örtünün mahiyeti nedir? Çarşafmıdır, yosa başka birşeymi? Kur’an-ı Kerim de illa çarşaf olacak, veya başka bir örtü olacak şeklinde bir ayet yoktur Ayeti kerimede sınırları ve hudutları belirtmiştir fakat Müslüman kadın bu sınırları ve hudutları nasıl örteceği konusunda özgür bırakılmıştır ve Müslüman kadınlar da bulunduğu ülke, yörenin örf ve adetine göre bu dış kıyafetlerini giyerler giyilecek sözkonusu kıyafetin Âyeti kerimenin belirttiği gibi bol ve vücud hatlarını belli etmemesi şartlarını yerine getiriyor olması Âyeti kerimenin delalet ettiği kıyafet katogorisine girer.
Peki ne için kadınlara örtünmeyi farz kıldı da erkeklere farz kılmadı çünkü Allah Teala insanlarda diğer hiçbir canlıda olmayan bir özellik yarattı oda, insanlarda güzelliğin erkeklerde değil, kadınlarda olmasıdır hayvanlar aleminde hangi canlıya bakarsanız bakın güzellik erkeklerdedir erkek olan hayvanın tüyü rengarenk, gösterişli pırıl pırıl parlayan kısaca dikkatleri celbeden bakışları üzerine çeken bir özelliği vardır. Ama insanlarda ise bu tam tersinedir hayvanlarda haram, helal, namahremlik, mahremlik vs. gibi ilahi emirler ve yasaklar olmadığı için onlara örtünme gibi bir ihtiyac söz konusu olmamış olsaydı şüphesizki onlar bizden daha güzelini uygularlardı bunu nereden biliyoruz,
اَلَمْ يَرَوْا اِلَى الطَّيْرِ مُسَخَّرَاتٍ فٖى جَوِّ السَّمَاءِ
“Gökyüzünde Allah’ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı?”
(NAHL suresi 79. ayet)
Ayeti kerimesi açık ve net olarak bir hayvanın Allah tealanın emrine nasıl boyun eğdiğini ifade etmektedir. Bununla birlikte sadece Allah tealanın emirlerine hayvanlar değil maddeler de boyun eğmiştir ve karşı glmemiştir bunuda şuradan biliyoruz;
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُدَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ اَوِّبٖى مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَدٖيدَ
“Andolsun, Davud’a taraf‎m‎zdan bir üstünlük verdik. «Ey dağlar ve ku‏şlar! Onunla beraber tesbih edin» dedik. Ona demiri yumu‏şattık.” (SEBE’ suresi 10. ayet)
Görüldüğü gibi kuşlar ve dağlara verilen emirden hatta demire verilen emirden bahsediyor demirde Allah tealanın emrine itaat etmişki “Ona demiri yumu‏şattık” ifadesiyle Allah tealanın isteğinin demir tarafından gerçekleştiğini vurgulamaktadır. Ama Kur’an-ı Kerim”in başından sonuna kadar hicbir ayetinde insan dışında bir varlığın Allah tealanın emirlerine itaat etmediği geçmez sadece insanların azgınlık yapıp Allah tealanın emirlerine karşı geldiği yazar mesela;
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰى
“Firavun’a git, çünkü o azmıştır.” (TÂHÂ suresi 24. ayet)
Firavun ise insandır. Ve bunungibi birçok örnekler vardır hep insanların azdığını Allah tealanın emirlerine uymadıklarını, elçilere itaat etmediklerini, karşı geldiklerini, başkaldırdıklarını yazar insan dışı varlıkların ise bunun tam tersi Allah tealanın emirlerine itaat ettikleri hizmetine verdiği kimselere boyun eğdikleri, başkaldırmadıkları, azgınlık ve taşkınlık yapmadıklarını bildirmektedir. Durum böyle oluncada insanoğluna özellikle Müslümanlara güzel bir öğüt almaları, ibret alarak kendilerine çeki düzen vermeleri gerekmektedir.