Kalktım gittim ilim meclisine, ilim irfan geride kalmış, ille edep ille edep!

Archive for the ‘Kitaplar’ Category

DELİLLERİYLE TASAVVUF VE TARİKATÇILIK

Bütün ilimlerin kaynağı Kur’an-ı Kerim ve Nebî Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Sünneti Şerifi’dir. Kur’an-ı Kerim ise Allahu Teâla’nın kelâmıdır. Sünneti Şerife ise, Nebî Sallallahu Aleyhi Vesellem’in sözleri, fiilleri, halleridir. İşte bütün ilimler fıkıh, akide, tefsir, siyer, tasavvuf ve daha birçok ilim Kur’an-ı Kerim’den bulunmuş ve Kur’an-ı Kerim bu ilimlerin oluşmasına kaynak olmuştur. İşte bu ilimler gün geçtikçe ilerlemiş, zirve noktalarına ulaşmış, tüm dünyaya yayılmış, İslâm âlemine bir hidayet ışığı olmuştur. Fakat Tasavvuf İlmi geçmiş devirlerde zirve noktasına ulaşmış bir ilim olarak kabul edilse dahi, günümüzde Tasavvuf İlmi unutulma safhasına gelmiştir. Hele Tarikat denilince insanlar, bunu korkunç bir şey zannetmektedir. Tasavvufu da birkaç notalarla oluşturulmuş mûsikiden ibaret olduğunu zannetmektedirler. Bunun sebebi de İngiliz müsteşrikleridir. Bu müsteşrikler, İngiltere Arabistan’ı işgal ettiğinde, Arap Yarımadası’na geldiler ve orada İslâm Dini’ni çok iyi bir şekilde öğrendiler. Maksatları Müslümanlar’ın birlik ve beraberliğini parçalamak, bozmak idi. Tasavvuf İlmi de, ilmin nefis Nefis ilmi olduğu için, Müslümanlar’ı birlik beraberlik içerisinde topluyordu. Onlar da Müslümanlar’ı bu Tasavvuf İlmi’nden uzaklaştırarak, aralarındaki birlik beraberliği bozmak istediler ve Tasavvuf İlmi’ne akıl almaz laflarla taşlama yaptılar. Onu eleştirmeye başlayıp, İslâmi hak bir yol olmadığını, Tasavvuf’un her şeyinin bir bid’attan ibaret olduğunu, İslâm Şeriatı’yla ele tutar bir yanı olmadığını yaydılar. Âlimlere, çok büyük ilgi gösterip, sayan seven, ihtiram gösteren halk, âlim statüsüne bürünmüş münafık olan bu İngiliz ajanı müsteşriklere inandı ve Tasavvuf’tan uzaklaşmaya başladı. Haliyle aralarında birlik beraberlik de kalmadı. Tasavvuf karşıtı bir takım akımlar türedi. Bunu başardıktan sonra bu müsteşrikler durumu İngiltere’ye rapor etti ve İngiltere Arap Yarımadası’ndan geri çekildi. Ama çok büyük yara açarak, İslâm’a çok büyük darbe vurarak. Bu yeni çıkan Tasavvuf karşıtı akımlar, büyük Tasavvuf eserlerini toplayıp yakıyorlar, gömüp yok ediyorlar, imha ediyorlar, Mutasavvıflar’ın yolunu kesiyorlar, onlara büyük bir delalette olduklarını söyleyip, küfürle itham ediyorlardı. İmanı zayıf olanların da aklını, kalbini karıştırıp, tarikat yolunu terk ettiriyorlardı. Bu sefer Tasavvufçular’la onların arasında büyük bir kitle savaşı başladı. Tabi silahlı kılıçlı bir savaş değil ama bir nevi siyasi savaş gibi. Aynı Hristiyanlar’da Katolik, Protestan, Ortodoks Akımlarının kilise savaşları gibi. Böylelikle İngilizler (ehli salîb) Müslümanları ikiye bölmüş, birbirlerine düşürmüş oldular. İşte benim amacım, bu kardeşlerime Tasavvuf’a yaptıkları eleştirme ve taşlamaların İngiltere’nin eğittiği, Müslüman Âlimler görünen müsteşriklerin çıkarttığı hurafelerden, Müslümanları parçalayıp, birbirlerine düşürmek için kurulan bu teşkilatın başının altından çıktığını, Tasavvuf’un sizin zannettiğiniz veya size öğretilen gibi batıl bir yol olmadığını deliller ile açıklayarak, bir Ümmeti Muhammedi belki bu kirli düşüncelerden ve gafletten kurtarırım ümidi ile bu eseri hazırladım. Rabbil Âlemin tüm Ümmeti Muhammed’e ve İslâm’a bu eseri faydalı, yararlı eylesin. Âmîn.

 

HİDAYET TOHUMLARI

Allahu Teâla bize tüm insanlığa her şeyde bir öğüt vermektedir. Öyle ki düşünüp tutan, aklıselim, basiret sahibi, insanı kâmil, akıl sahibi bir insan için ufacık böcekte dahi öğüt vardır. Yani ibret vardır. Öğüt aslında ibrettir, çünkü Allahu Teâla helak olan kavimlerden Firavun’un naşını bozmayarak, gelecek olan kavimler; Yani bizler için, ibret bir öğüt bir ders alsın diye sakladı. Âyeti Kerimede: “Biz İsrâiloğullarını denizden geçirdik, ama firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet denizde boğulma haline gelince, Firavun: “Gerçekten İsrâiloğullarının inandığı tanrıdan başka tanrı olmadığına ben de imân ettim, ben de Müslümanlardanım” dedi. Şimdi mi imân ettin, halbuki daha önce isyan etmiş bozgunculardan olmuştun. Ey Firavun senden sonra geleceklere ibret olman için bugün senin bedenini (çürümekten) kurtaracağız. İşte insanlardan birçoğu hakikaten Âyetlerimizden gafildirler.” buyurmaktadır.(Yunus Sûresi, 90-92)  Öyle ise Allahu Teâla bir sonraki kavimin bir önceki kavimden öğütler, dersler, ibretler almasını istemiştir ve Kur’an-ı Kerim’de de sürekli, umulur ki ibret alanlardan olursunuz, umulur ki akıllanırsınız, umulur ki düşünüp tutarsınız vs. gibi lafızlarla bizlerden yine öğüt almamızı, aklı selim bir şekilde düşünmemizi, kendimize bu öğüt ve ibretlerle çeki düzen vermemizi ummaktadır. Şunu da unutmamak lazımdır ki, her bir öğütte, her bir ibrette, derste bir hidayet ışığı vardır. Çünkü insan bir şeyden ibret alıp kendisine çeki düzen verir, kendisinin yanlış yolda olduğunu anlar veya sezer, ve doğru yola yönelir. Bazılarının da kalpleri çok katıdır; taş gibi. Allahu Teâla’nın Kur’an-ı Kerim’de de buyurduğu gibi: “Ne var ki, bunlardan sonra yine kalpleri katılaştı, artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır.” (Bakara Sûresi, 74) Dolayısıyla ibret almazlar lâ samahallah. Ama Allahu Teâla’nın bizden istediği ibret, öğüt almamızdır. Ve bu ibretlerle öğütlerle, hidayet yoluna, hak yola, İslâm yoluna, dolayısıyla doğru yola yönelmemizdir. İşte benim maksadım da ibretli, öğüt alıcı, ders çıkarıcı hikayeleri bir arada toplayıp, Ümmeti Muhammede sunarak belki bir Ümmeti Muhammed bu kadar ibretli hikayenin içinden birisinden, ibret, ders veya öğüt alır da, hidayet yoluna ki; o doğru olan hak yoluna erişir diye. Allahu Teâla tüm ümmeti Muhammedi ibret alanlardan, öğüt alıp ders alanlardan eğlesin!

Âmîn.

KIRK HADİS-İ ŞERİFİN FAZİLETİ

Ali ibni Talib,Abdullah ibne Mes’ud ,Muaz ibni Cebel,Ebi Derda ,ibniÖmer,ibni Abbas ,Enes ibni Mâlik , Ebi Hureyre ,Saîdi’l Hurdi Radiyallahu anhumdan gelen çeşitli rivayetlere göre :Resulullah sallallahu aleyhi vesellem,ümmetimden kim, dini hakkında kırk hadis ezberlerse Allahuteâla kıyamet gününde onu âlimler ,fakihler zümraesinde diriltir .Başka bir rivayette;kıyamet günü Allah onu âlim ve fakih olarak diriltir .Ebi Derdadan gelen rivayette:”kıyamet gününde ona şefaat eder ve şahit olurum.”İbni Mes’udtan gelen rivayette:Ona cennetin hangi kapısından istiyorsan gir denir . İbni Ömerden gelen rivayette:Ûlemalar zumresine yazılır ve şehidlerle birlikte haşrolur ekleri vardır.