Kalktım gittim ilim meclisine, ilim irfan geride kalmış, ille edep ille edep!

Archive for Ocak, 2016

İSLAMD’DA KAZA VE KADER GERÇEĞİ

İslamda, Müslümanların inancında hatta imanın şartlarından olan kaza ve kadere inanmak tüm Müslümanların merak ettiği iki kavramdır. Sırasıyla söyleyecek olursak kader ve kazaya inanmaktır çünkü ilk kader yazılır sonrada bu kaderin kazası olur bu kelimenin asıl söylenişininde gadâ olduğunu unutmamak gerekli Türkler dâd harfini ze olarak telafuz edip kaza lafzını oluşturmuşlardır. Gadâ (kaza): hakkında kararlaştırılmış olan bir hükmün içra edilmesidir. (kesinleştirilmesi) ayeti kerimelerde de buyurduğu gibi:
يَا صَاحِبَیِ السِّجْنِ اَمَّا اَحَدُكُمَا فَيَسْقٖى رَبَّهُ خَمْرًا وَاَمَّا الْاٰخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَاْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَاْسِهٖ قُضِىَ الْاَمْرُ الَّذٖى فٖيهِ تَسْتَفْتِيَانِ
(Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyalarınıza gelince), biriniz (daha önce olduğu gibi) efendisine şarap içirecek; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından (beynini) yiyecekler. Yorumunu sorduğunuz iş (bu şekilde) kesinleşmiştir.) (YÛSUF suresi 41. ayet) (Resmi:12/İniş:53/Alfabetik:110)
Öyleyse kader insanın hayatı boyunca nasıl yaşayacağına dair bir senaryo kaza da vakti, zamanı, ânı gelince bu yazılan senaryonun oynatılarak gerçekleştirilmesidir.
Şimdiye kadar tanıştığım ve gerek, konusu açılarak veya gerek, insanların başından geçeni anlattığını dinleyerek olsun şu gerçeğe şahid oldum. Buna arap Müslümanlarda dahildir. insanlar kader ve kazanın ne olduğunu bilmiyorlar çoğu insan kader ve kazanın inanılması gereken bir şey olduğunu bundan dolayı iman ettiğini düşünüyor evet inanılması gereken bir şey ama bu iki kavram nedir tam olarak neye denir bilmiyor anlatılmış, ki anlatılıyorda idrak edememiş belki anlatanların kendileri de idrak edememişler fakat Müslüman olmanın gereği, bunlara inanmak olmazsa olmaz düşüncesiyle, inandıklarını beyan ederler. Kimiside ne olduğu nasıl olduğu önemli değil inanılması gerekiyorsa inanılacak değip kestirip atarlar hikmetinden sual dahi etmezler. Ah keşke böyle olsa ama öyle değildir herkes Allah tealayı suçlar Allah Teala bize kötü kader yazmış derler nekadar da insan külli iradesiyle bunu kendisi tercih etti desekte insan bunu anlamaz halbuki Allah Teala;
اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِمٖينَ
(Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?) (TÎN suresi 8. ayet) (Resmi:95/İniş:28/Alfabetik:105) dir.

Ve kul istemedikce Allah teala kesinlikle kimseye kötü bir kader yazmaz işte buraya gelince idrak duruyor. Bundan sonra açıklamaya başlayalım kader ve kazanın hakikatı neymiş;
Kaderi bir film senaryosu olarak tanımlamıştık. Allah Teala ezelde bir zaman dünyayı halk etmeden önce ezelde yani bilinmeyen çok eski bir zaman, ezel: bilinmeyen çok eski bir zaman demek Allah ezelidir yani başlangıcının nezaman olduğu bilinmeyen yine sadece Allah tealanın ezeli ilmiyle bildiği çok eski bir zaman. Evet Allah Teala ezeli bir zamanda ruhlar alemini yarattı. İnsanlığın başlangıcından yani hazreti Ademden kıyamete kadar gelecek tüm insanoğlunun ruhlarını yarattı tüm ruhları yaratınca onlara bir dünya yaratacağını ve onlarında bu dünyada rol alacağını bildirdi ve aynı izlediğimiz filimlerdeki gibi onlara sordu dünyanın İstanbul taksim bölgesinde beş tane hırsız rolü yirmi tane abid zahid rolü yedi tane içki içen sarhoş ayaş rolü vs gibi alınması gerekiyor bu rolleri kim üstlenir dedi. Her bir rolü üstlenenlerin mükafatlarının sonlarının nasıl olacağınıda belirtti insanlarda kendi külli iradeleriyle hırsızlık rolünü kimi ayyaş kimi abid zahid kimi başka rolleri seçtiler ve te ozamandan vakti geldiğinde kimin hangi rolü alacağını ve rolünün sonu nasıl biteceği nasıl mükafatlandıralacağı insanını kendi külli iradesiyle seçtiği gibi yazılıp çızıldi örnek olarak bir film verelim tarihimizi anlatan diriliş filminden örnek vereceğim siz başka filimleride kıyas edebilirsiniz film yönetmeni ilk önce sorar bu filimde obayı canlandıran bir halk olacak ve içinden biri hain rolünü üstlenecek birisi Süleyman şah rolü birisi tapınakçı rolü vs ve bu rolleri üstlenenlerin de akibeti nasıl olacağınıda söyler filmin senaryosunda(kader) bunlar vardır kim bu rolleri üstlenmek ister. Her bir kimse kendi karekterine uygun rolü kendi iradesiyle üstlenir. Zaten sen şu rolü oynayacaksın diye yönetmenin seçerek oluşturduğu ekiple çekilen filimler başarısız olur. Allah tealada her şeyin en mükemmelini yapar. Bu kişiler normal hayatında çarşıya çıktığında kötü rolü üstlenen insanlara aşırı tepkiler yağar belki bazıları bu kötü rolü üstlendiği için çok pişman olur ama geri dönüşü artık yoktur ve film artık çevrilmeye başlamış, oynamaya başlamış (kaza) tahakkuk etmeye başlamıştır.
İnsan normal hayattada şimdiki aklım olsaydı bu iş yerine değil falan iş yerine girerdim veya şimdiki aklım olsaydı bu kişiyle evlenmezdim çocuk yapmazdım veya daha çok çocuk yapardım gibi şeyler demiyormu fakat başlangıçta kendi iradesiyle seçmemişmi seçmiş işte bütün bunları insan dünyada nasıl bir rol alacağını kendi iradesiyle ruhlar aleminde seçmiştir senaryosu (kaderi) yazılmıştır şimdide vakti geldikçe bu senaryonun çekimi (kaza) olarak bu senaryoda (kader) yazılanlar tahakkuk etmektedir. Artık iş işten geçmiştir insan günümüzde olduğu gibi hayatındaki birçok şeyden memnun değil fakat zamanında bu yaşamının rollerini kendisi iradesiyle seçti ama hatırlamıyoruz hatırlayıp pişman olduğumuz ama dönüşü olmayan okadar çok şey varki ruhlar alemindeki kendi külli irademizle seçtiğimiz, tercih ettiğimiz dünyadaki rolümüzü hatırlasak ne yazar. Peki insan hiç doğduğunu hatırlarmı çok küçüklüğünü belki hatırlar peki bebekliğini, doğduğunu doğarkenki halini, doğduğunda niye ağladığını hatırlamaz niçin çok eski olduğu ve kendisinin de hatırlayamayacak kadar idrak etmesinin olanaksız olduğundandır. Öyleyse ezelde ruhlar aleminde olan bir olayı veya olayları hatırlamamak çok daha normaldir.
Peki şimdi kader değiştirilirmi? Bu konuya değinelim evet değiştirilir tıpkı yine bir film gibi senaryosu (kaderi) yazılan bir film (kaza) henüz çevrilmeden (tahakkuk) etmeden senaryoda değişiklikler yapılabilinir. Fakat bununda bazı şartları vardır tabii. yazılan bir filmin senaryosunu, henüz çevrilmeden çekim başladıktan sonra değiştirmek için olağan üstü bir şey olmalı mesela filimin önemli karekterlerinden birisi öldüyse onun rolünü üstlenecek biride bulunmuyorsa senaryonun bir kısmı uygun bir şekilde değiştirilir. Kaderde böyle olağan üstü şeylerle değiştirilir. Mesela filmin çekiminde maddi olarak çok büyük destek veren birisi senaryodaki bazı rollerin değiştirilmesi gerektiğini aksi takdirde desteğini çekeceğini söylerse filmin çekimi için bu istek uygulanır. Bir insanda başına geleceğinden endişelendiği bazı olaylardan dolayı sadaka verirse ya o, olayı başına gelmeden atlatır yada başına gelmemeden Allah Teala onu kaderden siler çünkü: Ra’d suresinin, 39. ayetinde Allah teala şöyle buyurmuştur:
يَمْحُوا اللّٰهُ مَا يَشَاءُ وَيُثْبِتُ وَعِنْدَهُ اُمُّ الْكِتَابِ
(Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır. )
Yani buradaki ana kitap senaryonun yazıldığı kitaptır. Ayeti kerimenin de belirttiği gibi Allah Teala, bu kitaptan eğer senaryosu (kaderi) yazılan kişi, isterse dilediğinin yazılmış olan kaderini siler dilediğinin de değiştirir dilediğini de değiştirmeden sabit bırakır şimdiden sonra artık Allah tealanın elindedir. Sadaka dışında kişi büyük bir hayır dua almıştır mesela anne babasından. Allah Teala da o kişinin başına gelecek bir kötü olayı siler çünkü duada Allahım çocuğumu kötülüklerden koru denilmiştir. Veya tam tersine kötü bir dua alınmıştır başına geleceği iyi bir olayla Allah Teala onu değiştirir.
Bazı kelamcılar kader ve kazayı bu şekilde tanımlamaya karşı olup yanlış bulmaktadırlar ve farklı anlatma yollarına başvurup bu açıklama Allah tealanın ilminin eksilip azalmasına delalet ediyor şeklinde açıklamışlardır. Fakat kader ve kaza nasıl ve hangi yöntemlerle açıklanırsa açıklansın kader ve kazanın hakikatı ve onları anlamaya götüren tek, berrak, kestirme, açık ve net yol budur. Dallandırıp budaklandırıp anlatmak doğru bir şey olmayıp insanların idrakını zorlar ve yukarıda belittiğim suçlamalar olur Allah muhafaza netice olarak kader ve kazanın hakikatı budur.
Peygamberlere gelince peygamberler, Allah tealanın seçilmiş kullarıdır. Allah Teala peygamberlerini dilediği kişilerden seçer.
وَسَلَامٌ عَلٰى عِبَادِهِ الَّذٖينَ اصْطَفٰى
(Selâm onun seçtiği kullarına.) (NEML suresi 59. ayet)
اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰى اٰدَمَ وَنُوحًا وَاٰلَ اِبْرٰهٖيمَ وَاٰلَ عِمْرٰنَ عَلَى الْعَالَمٖينَ
(Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim soyunu ve İmran soyunu birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. ) (ÂLİ IMRÂN suresi 33. ayet)
Tıpkı filimin başrol oyuncularının seçilmiş oyuncular olduğu gibi film yönetmeni çekeceği film için hangi oyuncunun karekteri başrol için daha uygunsa onu başrol olarak seçer peygamberlerde ruhlar aleminde bu peygamberlik görevini kendi iradeleriyle kabul etmişlerdir.